Evet, acaba bu günahlarımdan sonra hangisi geldi diye düşündüm. Öfkedir heralde dedim. Az önce yazdığım yazıda bir şey farkettim, neredeyse hayatımın mottosu haline gelmiş bir laf. 'Sonra da iyice boka sardı'. Evet hayatımın mini özeti bu aslında.
Öfke, benim gibi sakin ve sessiz tiplerde hep ekstra bir şey olmuştur. Ergenlerin tarz yapmak adına sıska vücutlarına ille de ceket giyme tribi gibi. Eğreti duran bir şey. İnsanları şaşırtan. Bakışlarıma mana verememelerine sebep olan şey. Görmedikleri, beklemedikleri, gördükleri zaman da görmemiş olmayı diledikleri. Hayır, yanlış anlamayın sakın. Kırıp dökmüyorum. Her zaman kırıp dökmüyorum daha doğrusu. Bağırıp çağırıyorum biraz ama o da abartılı değil. Fakat dilim sivriliyor. Aşırı derecede.
Harry Potter izleyenler bilir Çataldili'ni. HP ile tanıştığımda da birinci sınıftaydım, biz koridorlarda kız için birbirimizi gırtlaklarken oturup kitap okuyan bir arkadaşım vardı. Medeni piç. 'Gel beraber okuyalım' dedi bir gün. Oturduk yan yana, okuduk. Çok sevdim. Hepsini okudum sonra da. Hah ne diyodum, çataldili diyodum. Çok öfkelendiğim durumlarda nerdeyse bu tarz bir tribe giriyorum. Ağzımdan hayatta çıkmayacak laflar çıkıyor. Mesela lise 3teyken. Sıra arkadaşım sudan bi konudan kafamı bozmuş. Hem de üç değil beş değil, kaçıncı defa.
Açtım ağzımı yumdum gözümü derler ya, aynen öyle. Ne geldiyse söyledim. Kalbim hızlı hızlı atıyordu. Hem ayıplanmanın, yargılanmanın getireceği korku ve endişe vardı, hem de 'kötü' olmanın muhteşem keyfi. Şaşırdı. Duyanlar da şaşırdı zaten. Ben tıslamaya devam ederken, garip bakışlarla beni izliyordu. Bitirdim konuşmamı. 'Senin gibi adama arkadaş diyenin amına koyim, siktir git lan yanımdan!' dedi. Kitaplarımı defterlerimi elime tutuşturup yolladı. Gittim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder